Fast food denilen kavram bence yemek sektöründe üvey evlat niteliğindedir ve endüstri devrimiyle birlikte geniş coğrafyalara yayılmış olmalıdır. Evvela fast food kelimesini kavramsal olarak dilimize çevirirsek, ulu Wikipedia diyor ki: kısa sürede hazırlanan ve seyyar satıcılarda, büfelerde ve restoranlarda hemen tüketmek veya paket yapılmak üzere satışa sunulan yiyecek. Hal böyleyken ve biz yemek kültürüne önem veren bir toplumken bu "çabuk yemek" konusu üzerine de titremek gereklidir.
Öncelikle şunu söylemek gerekir, kimse bize Hot-dog denilen nesneye alıştırmadı (bkz. Ikea) alıştırmaz da! Nedeni ise; sen güzelim sandviç ekmediği yar, içine koya koya bir sosis koy, üzerine azıcık sos oldu bitti. Oldu mu? Olmadı! Yer mi Türk Milleti? Yemez, işte bu yüzden yemez!
Peki ne yapmalıyız? Döner, döner nereye kadar? Tam bu sorularla boğuşurken karşımıza "Goralı" çıkıyor. Hemen söyleyeyim, bahsettiğim ve bahsedeceğim Goralı hepimizin Kadıköy, Beşiktaş gibi lokantaların bol olduğu ve fast-food dükkanlarında gördüğünüz kumru, patso, sosislilerin yanında yer alan Goralı değil tabiri caizse hakiki Goralı öz Goralı! Benim haritamda önemli noktalardan biri olmasının nedeni ise, uzmanlık alanı olan ve patentine sahip oldukları Goralıdan başka bir şey imal etmemeleridir. Adamlar uzman Goralı desek yalan olmaz :) Güzel ısıtılmış sandvic ekmeği arasında özel bir patates püresi türevi ve özel bir salam sosis karmasından oluşuyor. 1961'den beri Fatih\Fındıkzade'de yer alan bu güzel lezzet durağı, tadından yüksek, fiyatından orta bir not alıyor bizden.
Not: Goralı yanında ayran en başarılı içecek oluyor (cam şişede).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder